Aranızda atari salonlarında mutlaka arcade tarzı dövüş oyunları oynamışlarınız vardır. Mesela Final Fight. Şimdi anlatacağım oyunda bu tarzda bir oyun. Eminim hepiniz biliyorsunuz bu oyunu.
Oyun aynı anda iki oyuncu tarafından oynanabiliyor. Oyuna başladığınız ilk andan itibaren acımasızca üzerinize saldıran irili ufaklı insan sürüsüyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Oyun arcade tarzı olduğu için sesler ve efektler oldukça abartılı yapılmış. Adama vurdukça adamdan patlak topa vurur gibi ses çıkıyor. Oyundaki amacımız Rosetta adındaki taşı bulmak. Bu yüzden, bu taşı bulmak için dünyanın çeşitli ülkelerini dolaşıyoruz. Bu ülkelerde karşımıza çıkan ve bize saldıran insanları dövüyoruz.
Oyunda üç hakkımız var. Bu haklarımız bittiğinde ölüyoruz. Bulunduğumuz ülkeye göre bize saldıran insanlar, o ülkenin karakteristik özelliğini yansıtıyorlar. Mesela Japonya’da Samurailer, İtalya’da okçular, Amerika’da sokak serserileri karşımıza çıkıyorlar. Bizde oyun içinde zaman zaman silah sahibi olabiliyoruz. Düşmanımızın düşürdüğü bıçağı alıp fırlatabiliyoruz. Ya da eğer civarda silah dükkanı varsa içeri girip puanımızın yettiğince silah alabiliyoruz. Tabi bu silahları da kullanmak maharet işi biraz.
Grafikler için iyi diyebiliriz. Ama sesler dediğim gibi abartılı. İnsanı gaza getirmek için yapılmış. Ben bu oyunu Amiga’da da oynadım. Orada oyuna sanki biraz daha özen göstermişler gibi geldi bana. Çünkü oyunun müzikleri falan vardı ve mükemmeldi. Ama aynı şeyleri Pc versiyonunda göremedim. Hatta Amiga versiyonunun grafikleri de daha iyiydi. Nedenini bilmiyorum. Ama bazı kişiler Amiganın sadece oyun bilgisayarı olduğu için, grafiksel ve görsel sunum yeteneklerinin oyunlar için optimize edilmiş olmasından dolayı oyunun Amigada daha iyi olabileceğini söylediler.
Sonuçta bir oyunun konusu, bu tür arcade dövüş oyunları için ne kadar önemlidir bilmiyorum ama; oyunu bir amaca ulaşmak için oynamak sadece adam dövmek için oynamaktan her zaman iyidir.
Bir yanıt bırakın