Efendim işte Commodore 64’ün baş yapıtlarından bir tanesi. Camelot Warriors. Bu oyunu kaç defa oynadığımı hatırlamıyorum. Herhalde 1000’i bulmuştur. Gerçekten konusu ve grafikleriyle Commodore 64’ün sınırlarını zorlamıştı zamanında.
Oyunda bir eskiçağ şövalyesini kontrol ediyoruz. Üzerimizde ağır bir zırh ve elimizde de bir kılıçla yollara düşünüyoruz. Günümüz platform oyunlarının atası diyebiliriz oyun için. Oyunda pek çok bölüm olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü o kadar oynamama rağmen 3. bölüme gelebildim. Oyun gerçekten çok zor. Ama bu oyunda her seferinde baştan başlasanız bile bir sıkıcılık yok. Çünkü her baştan başlayışınızda bir önceki oynayışınızda, ileride karşınıza çıkan engelleri nasıl geçtiğinizi düşünüyorsunuz. Bu da sizi beyin olarak bayağı düşündürüyor.
Size önerim oyunu çalıştırdığınızda hemen başlamamanız. İlk olarak karşınıza çıkan introyu bir izleyin. Hele oradaki muhteşem Barok parçayı bir dinleyin. En az oyun kadar mükemmel bir parça. Hatta sadece o parçayı dinlemek için 3-4 dakika oyunun yüklenmesini beklediğimi biliyorum eski tarihlerde. Oyuna, oyunun konusuna ve ortama o kadar güzel adapte edilmiş ki. Böyle bir eskiçağ oyunu ancak bir eskiçağ müziğiyle pekiştirilebilirdi. Mükemmel.
Kontrollerimiz gayet basit. Yön tuşlarından başka, karakterimizin kılıcını kontrol ediyoruz. Her düğmeye basışımızda karakterimiz elindeki kılıcı savuruyor ve karşımıza çıkan kuşları ve uçan yaratıkları öldürüyoruz. Oyunun programcıları, oyuncular sıkılmasın diye ellerinden geleni yapmışlar. Hatta ikinci bölümde karakterimiz bir kurbağaya dönüşüp suya atlıyor ve burada da balıklarla mücadele ediyoruz. 3. bölümde tabi yine eski halimize dönüyoruz. Bunların nasıl olduğunu sormayın. Çünkü söylersem oyunun tadı sizin için büyük ölçüde kaçacaktır.
Velhasıl. Commodore 64 tarihinin bana göre en önemli 20 başyapıtından biri bu oyun. Günümüz platform oyunlarının da atası diyebiliriz. O devirde böyle bir oyun yaptıkları için yapımcıları gerçekten kutlamak lazım. İyi oynamalar.
Bir yanıt bırakın